Scan barcode
A review by eliathereader
The Pianist: The Extraordinary True Story of One Man's Survival in Warsaw, 1939-1945 by Władysław Szpilman
4.0
İnsanın yüreğinde acımasızlık ve canavarlık gizli. Eğer dışarı çıkmalarına izin verilirse bunlar serpilip gelişiyorlar; korkunç şekilde dallanıp budaklanıyor...(Hosenfeld)
.
Birkaç yıl önce Primo Levi'nin, Boğulanlar Kurtulanlar eserini okuduğumdan beri 2. Dünya Savaşı hakkında yazılan kurgusal eserleri okumaktan çoğunlukla uzak durdum çünkü hiçbir kurgusal kitap gerçeğin yakınından bile geçmeyi başaramıyordu. Roman Polanski'nin, Piyanist filmini duymayan kalmamıştır. Yayınevine bana kitabı okuma fırsatı sunduğu için teşekkür ederim, Piyanist benim en sevdiğim filmler arasındadır ve bu yüzden kitabını okumak farklı bir deneyim oldu. En başta belirtmem gerekir ki Szpilman bir sanatçıydı ama edebiyatçı değildi, onun hayatı tamamıyla müzik etrafında dönüyordu. Kitaba bu yüzden edebi kaygıyla bakmak yanlış olacaktır. Bir diğer kısım ise bu kitabın 2. Dünya Savaşı hakkında yazılmış çoğu kitabının aksine sıcağı sıcağına savaştan hemen sonra yazılmış olmasıdır. Anne Frank'in Günlüğü okurlarda nasıl bir etki oluşturuyorsa Piyanist de aynı etkiye sahip. Kitabı okurken film uyarlamasının ne kadar iyi olduğunu tekrar fark ettim. Öğrendim ki yıllar önce okuyup çok sevdiğim Çocuk Kral kitabının yazarı Janusz Korczak çok sevdiği ve yanlarından hiçbir zaman ayrılmadığı kimsesiz çocuklarla, gaz odasında hayatını kaybetmiş. Ve tekrar anladım ki savaşlar bum bum, güm güm değilmiş; savaşlar Szpilman'ın yaşadıklarını yaşayan ve sefalete sürüklenen insanların toplamıymış. Birazcık yardım birçok insanın hayatını değiştirebilirmiş. Yer yer gördüklerini anlatırken insanın kanının donmaması çok zor. Wladyslaw'ın ve yüzbinlercesinin yaşadıklarını okumak insanı fazlasıyla etkiliyor. Bu kitapta Szpilman'ın yazdıklarına ek olarak hayatını kurtarmada büyük bir rol oynamış olan Nazi askeri Hosenfeld'in günlüğüne ve güzel bir son söze yer verilmiş. Okuduğuma memnun olduğum bir kitap oldu ve hem bu kitabın okunmasının hem de filminin izlenmesinin önemli olduğuna inanıyorum.
.
Birkaç yıl önce Primo Levi'nin, Boğulanlar Kurtulanlar eserini okuduğumdan beri 2. Dünya Savaşı hakkında yazılan kurgusal eserleri okumaktan çoğunlukla uzak durdum çünkü hiçbir kurgusal kitap gerçeğin yakınından bile geçmeyi başaramıyordu. Roman Polanski'nin, Piyanist filmini duymayan kalmamıştır. Yayınevine bana kitabı okuma fırsatı sunduğu için teşekkür ederim, Piyanist benim en sevdiğim filmler arasındadır ve bu yüzden kitabını okumak farklı bir deneyim oldu. En başta belirtmem gerekir ki Szpilman bir sanatçıydı ama edebiyatçı değildi, onun hayatı tamamıyla müzik etrafında dönüyordu. Kitaba bu yüzden edebi kaygıyla bakmak yanlış olacaktır. Bir diğer kısım ise bu kitabın 2. Dünya Savaşı hakkında yazılmış çoğu kitabının aksine sıcağı sıcağına savaştan hemen sonra yazılmış olmasıdır. Anne Frank'in Günlüğü okurlarda nasıl bir etki oluşturuyorsa Piyanist de aynı etkiye sahip. Kitabı okurken film uyarlamasının ne kadar iyi olduğunu tekrar fark ettim. Öğrendim ki yıllar önce okuyup çok sevdiğim Çocuk Kral kitabının yazarı Janusz Korczak çok sevdiği ve yanlarından hiçbir zaman ayrılmadığı kimsesiz çocuklarla, gaz odasında hayatını kaybetmiş. Ve tekrar anladım ki savaşlar bum bum, güm güm değilmiş; savaşlar Szpilman'ın yaşadıklarını yaşayan ve sefalete sürüklenen insanların toplamıymış. Birazcık yardım birçok insanın hayatını değiştirebilirmiş. Yer yer gördüklerini anlatırken insanın kanının donmaması çok zor. Wladyslaw'ın ve yüzbinlercesinin yaşadıklarını okumak insanı fazlasıyla etkiliyor. Bu kitapta Szpilman'ın yazdıklarına ek olarak hayatını kurtarmada büyük bir rol oynamış olan Nazi askeri Hosenfeld'in günlüğüne ve güzel bir son söze yer verilmiş. Okuduğuma memnun olduğum bir kitap oldu ve hem bu kitabın okunmasının hem de filminin izlenmesinin önemli olduğuna inanıyorum.