Üç Kız Kardeş'i televizyonda dizisi yayınlanmaya başladığında duydum. Doğrusu İclal Aydın'ı TV programları dışında tanımıyordum ve herhangi bir kitabını okumamıştım. Dizinin ilk bir kaç bölümünü seyrettikten sonra senaryo ve gidişatını beğenmediğim için izlemeyi bırakmıştım. Dizi iki yıldan fazladır yayınlanıyor ve yakında final yapacak, böylece de benim zevkimin halkımızın genel dizi zevkiyle uyuşmadığı bir kez daha tescillenmiş oldu.

Kitapta Ayvalık'ta anne babaları, halaları ve bir sürü komşularıyla mutlu bir yaşam süren üç kızkardeşin hayatı, önce kızkardeşlerden Dönüş'ün hatıra defteriyle, daha sonra yazarın gözünden ve sonunda da büyük kız Türkan'ın kızı Defne'nin gözünden anlatılıyor. Bu haliyle dizideki doğrusal anlatımdan çok daha samimi, ama belki bilmecelerini daha uzun süre içinde saklayan bir anlatıma erişilebiliyor. Kızkardeşlerin duyguları, aile ilişkileri, kırgınlıkları ve sevinçleri bir dizi sempatik (ya da antipatik) karakterin de yardımıyla (en sıcaklarından biri Mesut) sıcak ve samimi bir hikaye oluşturuyor. Ben kitabı sevdim ama İclal Aydın'ın hikayesinin dizide katledilmesine nasıl seyirci kalabildiğini (tabii anlaşması öyledir, karışamıyordur) anlayabilmiş değilim. Tavsiye ederim.