geçenlerde okuduğum “küçük şeylerin tanrısı”nda da dediği gibi, bazı şeyler bir anda olur ama aynı zamanda onları hazırlayan binlerce yıllık bir süreç de vardır. yine burada da onlarca hazırlayıcı olaydan sonra, yaşanan şeyin somut, elle tutulur ve irdelenebilir tek sebebinin bir hamburger (ve hamburgeri tercih etmek eylemi) olarak görülmesi ne kadar ağır ve içinden çıkılmaz bir hal. basit bir tercihin, o vakte kadar zaten yaşanmakta olan çaresizliğe cila atarak yıllar boyunca vicdani bir yük olarak taşımak, neredeyse deliliğin kıyılarında dolaşmak insanın her zaman kaldıramayacağı bir ağırlık. altı-üstü bir hamburger diyorsun ve o hamburger yenilip yutulamayan acı bir lokma oluveriyor.
melankoli ve hüzün ve anlamsızlık ve çaresizlik ve absürtlük kitabın geneline hakim ama o hamburger en dikensi olgu.