Scan barcode
elzemshi's review against another edition
4.0
Alexandre Dumas'ın kaleme aldığı Binbir Hayalet'i kasım ayında Karanlık Şato'da ağırladık. Yoğunluktan dolayı kitaba geç başladım ama başladıktan sonra hikayeler o kadar akıcı ve merak ettiriciydi ki hiç sıkılmadan okudum.
Kitaba başlamadan önce kitap hakkında hiçbir fikrim yoktu. Dolayısıyla çevirmenin kitabın başındaki notunu okuyunca bir miktar gözüm korkmuştu çünkü benim Fransız tarihiyle ilgili bildiğim tek şeyin Marie Antoinette'nin "Ekmek yoksa pasta yesinler." sözüyken kitaptaki olaylar gerçek kişi ve olaylara dayanıyordu. Ama okumaya devam ettikçe korkumun yersiz olduğunu fark ettim. Alexander Dumas gerçek ve kurguyu o kadar ustaca harmanlamış ki gerçeğin nerede bittiğinin, kurgunun nerede başladığının farkına bile varamadım. Okumaya başlarken tarihi gerçeklere dayanan kısımların beni bunaltacağını düşünürken aksine monarşinin yıkıldığı, cellatların fazlaca mesai yaptığı o korkunç dönemi merak etmemi sağladı.
Öykülere gelirsek de bir tanesi hariç hepsini çok sevdim. Kitap birbirinden bağımsız öykülerden değil, korkunç bir olay sonucu bir araya gelen kişilerin dolaylı ya da doğrudan tecrübe ettikleri olayları sırayla anlatmasından oluşuyor. Karısını öldüren ve öldükten sonra karısının konuştuğunu iddia eden bir adamın itirafıyla başlıyor orada olanların kendi hikayelerini anlatmaları. Bu hikayeleri anlatanlar gerçekten de tarihten insanlar olunca ve yaşanmış olaylarla desteklenince anlattıkları hayalet hikayeleri daha sahici, daha ürpertici oluyor.
Ben sonundan pek hoşlanmadım sadece. Bir anda bitmiş, yarım kalmış gibi geldi bana. Yine de bana keyifli bir okuma yaşattığı için öneririm :))
Kitaba başlamadan önce kitap hakkında hiçbir fikrim yoktu. Dolayısıyla çevirmenin kitabın başındaki notunu okuyunca bir miktar gözüm korkmuştu çünkü benim Fransız tarihiyle ilgili bildiğim tek şeyin Marie Antoinette'nin "Ekmek yoksa pasta yesinler." sözüyken kitaptaki olaylar gerçek kişi ve olaylara dayanıyordu. Ama okumaya devam ettikçe korkumun yersiz olduğunu fark ettim. Alexander Dumas gerçek ve kurguyu o kadar ustaca harmanlamış ki gerçeğin nerede bittiğinin, kurgunun nerede başladığının farkına bile varamadım. Okumaya başlarken tarihi gerçeklere dayanan kısımların beni bunaltacağını düşünürken aksine monarşinin yıkıldığı, cellatların fazlaca mesai yaptığı o korkunç dönemi merak etmemi sağladı.
Öykülere gelirsek de bir tanesi hariç hepsini çok sevdim. Kitap birbirinden bağımsız öykülerden değil, korkunç bir olay sonucu bir araya gelen kişilerin dolaylı ya da doğrudan tecrübe ettikleri olayları sırayla anlatmasından oluşuyor. Karısını öldüren ve öldükten sonra karısının konuştuğunu iddia eden bir adamın itirafıyla başlıyor orada olanların kendi hikayelerini anlatmaları. Bu hikayeleri anlatanlar gerçekten de tarihten insanlar olunca ve yaşanmış olaylarla desteklenince anlattıkları hayalet hikayeleri daha sahici, daha ürpertici oluyor.
Ben sonundan pek hoşlanmadım sadece. Bir anda bitmiş, yarım kalmış gibi geldi bana. Yine de bana keyifli bir okuma yaşattığı için öneririm :))
gladys_enmarte's review against another edition
4.0
La novela comienza con el protagonista -el mismo Dumas que se inserta como personaje y es un joven escritor- que narra que fue invitado por un amigo a la apertura de la caza en Fontenay-aux-Roses (Francia). Allí es testigo del asesinato de una mujer por su marido. Él y otras personas son invitados a cenar a la casa del alcalde y es ahí donde comentan sobre este asesinato: sobre la cabeza que le habló al marido luego de haber sido cercenada. El doctor es escéptico, explica que es físicamente imposible que esto haya sucedido y que el hombre está loco, de modo que cada uno de los comensales se turna para narrar un hecho (propio o ajeno) fantasmal, sobrenatural o inexplicable. De hecho, hasta el mismo doctor tiene un relato para compartir con los demás, no obstante, su posición siempre es racional.
“Los mil y un fantasmas” hace un guiño a “Las mil y una noches” y son varios relatos diferentes, algunos abarcan varios capítulos, sin embargo, los une un hilo conector: el personaje de Dumas que le cuenta al lector lo que escuchó ese día. Hay anécdotas de apariciones, maldiciones, dos sobre decapitaciones, premoniciones, pecadores ahorcados, sobre cementerios e incluso uno sobre vampiros, este fue mi favorito.
Como es característico de Dumas, los relatos, aunque ficticios, se mezclan con la historia de Francia, hay algunos enmarcados en la profanación de las tumbas de varios reyes en 1793 en Saint -Denis o la Revolución francesa (1789-1799). Se mencionan también personas reales como Luis XVI, Maria Antonieta, Enrique IV, los Médici, etc.
“Los mil y un fantasmas” hace un guiño a “Las mil y una noches” y son varios relatos diferentes, algunos abarcan varios capítulos, sin embargo, los une un hilo conector: el personaje de Dumas que le cuenta al lector lo que escuchó ese día. Hay anécdotas de apariciones, maldiciones, dos sobre decapitaciones, premoniciones, pecadores ahorcados, sobre cementerios e incluso uno sobre vampiros, este fue mi favorito.
Como es característico de Dumas, los relatos, aunque ficticios, se mezclan con la historia de Francia, hay algunos enmarcados en la profanación de las tumbas de varios reyes en 1793 en Saint -Denis o la Revolución francesa (1789-1799). Se mencionan también personas reales como Luis XVI, Maria Antonieta, Enrique IV, los Médici, etc.
Si disfrutan leer sobre este tipo de historias este breve librito les va a gustar.
Sobre la edición: supuestamente tiene notas para comprender mejor el texto, pero no están por ningún lado, ni al pie de página ni en las páginas finales, solo está el numerito colgado ahí en el medio del texto. Y eso que al inicio dice “traducción y notas de…”.
bookishmagpie's review
dark
mysterious
reflective
slow-paced
- Plot- or character-driven? A mix
- Strong character development? No
- Loveable characters? It's complicated
- Diverse cast of characters? No
- Flaws of characters a main focus? It's complicated
3.5
alyssasbwaybooks's review
adventurous
dark
mysterious
tense
medium-paced
- Plot- or character-driven? Plot
- Strong character development? No
- Loveable characters? It's complicated
- Diverse cast of characters? No
- Flaws of characters a main focus? No
3.25
esseve's review against another edition
4.0
Alexandre Dumas'ın kaleme aldığı Binbir Hayalet'i kasım ayında Karanlık Şato'da ağırladık. Yoğunluktan dolayı kitaba geç başladım ama başladıktan sonra hikayeler o kadar akıcı ve merak ettiriciydi ki hiç sıkılmadan okudum.
Kitaba başlamadan önce kitap hakkında hiçbir fikrim yoktu. Dolayısıyla çevirmenin kitabın başındaki notunu okuyunca bir miktar gözüm korkmuştu çünkü benim Fransız tarihiyle ilgili bildiğim tek şeyin Marie Antoinette'nin "Ekmek yoksa pasta yesinler." sözüyken kitaptaki olaylar gerçek kişi ve olaylara dayanıyordu. Ama okumaya devam ettikçe korkumun yersiz olduğunu fark ettim. Alexander Dumas gerçek ve kurguyu o kadar ustaca harmanlamış ki gerçeğin nerede bittiğinin, kurgunun nerede başladığının farkına bile varamadım. Okumaya başlarken tarihi gerçeklere dayanan kısımların beni bunaltacağını düşünürken aksine monarşinin yıkıldığı, cellatların fazlaca mesai yaptığı o korkunç dönemi merak etmemi sağladı.
Öykülere gelirsek de bir tanesi hariç hepsini çok sevdim. Kitap birbirinden bağımsız öykülerden değil, korkunç bir olay sonucu bir araya gelen kişilerin dolaylı ya da doğrudan tecrübe ettikleri olayları sırayla anlatmasından oluşuyor. Karısını öldüren ve öldükten sonra karısının konuştuğunu iddia eden bir adamın itirafıyla başlıyor orada olanların kendi hikayelerini anlatmaları. Bu hikayeleri anlatanlar gerçekten de tarihten insanlar olunca ve yaşanmış olaylarla desteklenince anlattıkları hayalet hikayeleri daha sahici, daha ürpertici oluyor.
Ben sonundan pek hoşlanmadım sadece. Bir anda bitmiş, yarım kalmış gibi geldi bana. Yine de bana keyifli bir okuma yaşattığı için öneririm :))
Kitaba başlamadan önce kitap hakkında hiçbir fikrim yoktu. Dolayısıyla çevirmenin kitabın başındaki notunu okuyunca bir miktar gözüm korkmuştu çünkü benim Fransız tarihiyle ilgili bildiğim tek şeyin Marie Antoinette'nin "Ekmek yoksa pasta yesinler." sözüyken kitaptaki olaylar gerçek kişi ve olaylara dayanıyordu. Ama okumaya devam ettikçe korkumun yersiz olduğunu fark ettim. Alexander Dumas gerçek ve kurguyu o kadar ustaca harmanlamış ki gerçeğin nerede bittiğinin, kurgunun nerede başladığının farkına bile varamadım. Okumaya başlarken tarihi gerçeklere dayanan kısımların beni bunaltacağını düşünürken aksine monarşinin yıkıldığı, cellatların fazlaca mesai yaptığı o korkunç dönemi merak etmemi sağladı.
Öykülere gelirsek de bir tanesi hariç hepsini çok sevdim. Kitap birbirinden bağımsız öykülerden değil, korkunç bir olay sonucu bir araya gelen kişilerin dolaylı ya da doğrudan tecrübe ettikleri olayları sırayla anlatmasından oluşuyor. Karısını öldüren ve öldükten sonra karısının konuştuğunu iddia eden bir adamın itirafıyla başlıyor orada olanların kendi hikayelerini anlatmaları. Bu hikayeleri anlatanlar gerçekten de tarihten insanlar olunca ve yaşanmış olaylarla desteklenince anlattıkları hayalet hikayeleri daha sahici, daha ürpertici oluyor.
Ben sonundan pek hoşlanmadım sadece. Bir anda bitmiş, yarım kalmış gibi geldi bana. Yine de bana keyifli bir okuma yaşattığı için öneririm :))
kelli05's review against another edition
3.0
A wonderful little collection of ghost stories and spooks all rolled into one story and one narrative.
Quite unique and intriguing.
Struggled at the beginning getting into it, the first part left me with intrigue then just went chaotic and I lost my way. Once we’d settled into the circle of story telling I could stay onboard. Couple of the stories just didn’t make sense to me or had an end point so kind left a little frustrated but all in all a spooky little pot of gothic tales.
The last story for me was the best but didn’t end how I’d wanted or expected.
First Dumas book I’ve read
Quite unique and intriguing.
Struggled at the beginning getting into it, the first part left me with intrigue then just went chaotic and I lost my way. Once we’d settled into the circle of story telling I could stay onboard. Couple of the stories just didn’t make sense to me or had an end point so kind left a little frustrated but all in all a spooky little pot of gothic tales.
The last story for me was the best but didn’t end how I’d wanted or expected.
First Dumas book I’ve read